Fıtrat ve Din

26.04.2023
173
Fıtrat ve Din

Fıtrat ve Din

Kur’an-ı Kerim’de ve Hadis-i Şerif’teki mesajlara baktığımızda her çocuk İslam fıtratı üzerine doğduğu kanıtı yer almaktadır.

Hz. Peygamberin (asm.), “Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” …” buyurmaktadır.

Kur’an-ı Kerim’deki mesaj ise;

    “ (Habîbim!) O halde sen (onların inanıp inanma masından etkilenmeyerek, tüm bâtılları bırakıp hakka yönelen) bir hanîf olarak yüzünü o (İslâm) din(i n)e doğrult! (Ey müminler! Siz de) Allâh’ın o (İslâm) fıtratına (hep birlikte sıkıca sarılın) ki, O, tüm insan ları onun üzerine yaratmıştır. (Nefsin kötü arzusu na uyularak ve şeytanın vesveseleri kabul edilerek) Allâh’ın yaratışına (karşı yapılacak) hiçbir değiş tirme (doğru ve düzgün bir şey) olamaz!/(Hiçbir kim se) Allâh’ın (fıtratını bozacak güce sahip olmadığın dan O’nun) yaratması için hiçbir değiştirme olamaz!/ İşte (kendisinde hiçbir eğrilik bulunmayan) dosdoğru din ancak budur! Lâkin insanların pek çoğu (düşüncesizlikleri yüzünden bu hakikati) bil mezler.…”Rûm Suresi 30.

D. Okul Öncesi Dönemde Din Eğitiminin Önemi

Bilindiği gibi 0-6 yaş dönemi çocuğun her türlü gelişimi açısından kritik bir dönemdir. Bu nedenle çocuk çevreden gelen bütün uyarıcılara açık durumdadır. Bu nedenle bu dönemde verilecek eğitim de çocuk açısından çok önemlidir. ( Sönmez, 2000)

Eğitim, doğum öncesinden başlayıp yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Bu süreçte bireyin olgunlaşmasına paralel olarak ortaya çıkan kritik dönemler vardır. Okul öncesi 0-6 yaş olarak tanımlayacağımız bu dönem insan gelişimi açsından kabul edilmektedir.

Çocuklardaki dini duygu, ruhi gelişimleri ve ruh sağlıkları açısından önemlidir.Bireyin çocukluk döneminde yani en aktif olduğu dönemde dini bilgi, telkin ve olayların bireyin hayatında derin izler bırakmaktadır. Son zamanlarda çocuk psikolojisi üzerine yapılan çalışma ve etkinliklere göre birey kişiliğinin belirgin özelikleri çocukluk döneminin ilk yıllarından ortaya çıktığı gözlemlenmiştir. 

Bireyin erken çocukluk döneminde aldığı din eğitimi sağlıklı bir şekilde verilmelidir. Sağlıklı bir biçimde verilen din eğitimi bireyin düzenli, disiplinli, uyumlu, hoşgörülü vb. olumlu etkiler bırakacağından şüphe duyulmamaktadır. 

Okul öncesi dönemde bireye verilecek olan din eğitimi, bireyin psikolojik yapısı ve bireysel farklılıklar dikkate alınmalıdır. Daha sonra din eğitiminin nasıl verileceğine dair yöntemin belirlenmesi gerekmektedir. 

Erken çocukluk döneminde verilecek din eğitimi, bireyin duygusal gelişimine, iletişim ve dil becerisine katkı sağlamalı, bireyin kutsalla olan bağını keşfettirmeli, dini olay ve olgulara aşina olabilecek beceriler kazandırılmalıdır. Birey dini kutsalı, olay ve olguları içselleştirdikten sonra örgün eğitim hayatında karşılaşacağı dini problemlerin üstesinden rahatça gelebilme potansiyelini kazanır. 

Aynı zamanda aile, sosyal çevre, okul çevresindeki yaşantısını rahat bir şekilde sürdürebilme imkanını bulur. Bireye doğrudan din eğitimi yerine dolaylı din eğitimi verilmelidir. Salt ve doktriner din eğitiminden daha ziyade, dini konular bireyin duygularına ve gönlüne hitap etmeli, el becerilerine oyunlarına davranışlarına dini unsurlar katılabilmesi önemlidir.

Avrupa ülkelerinde ailelerde ve anaokullarında verilen dini eğitimin iskeletini, omurgasını semboller, resimler ve oyuncaklar gibi dolaylı eğitim araç-gereçleri oluşturmaktadır.

Erken çocukluk dönemindeki bireylere dini semboller, oyuncaklar, resimler, boyama kitapları, yapbozlar, takke, tespih, seccade, oyuncak vb. hediye ederek bireyde dini merak uyandırmaya çalışmalıyız. 

Oyunsuz ve oyuncaksız bir çocuk asla ve asla düşünülemez. Çocuklar dini sembol ve araç-gereçlerle ilgilenerek ailelerine bunlar hakkında soru sormaya başlarlar. Bu sorular dini gelişimin ilk basamağını teşkil eden süreçtir. Bu sorulara anne baba tarafından vermiş olduğu uygun cevaplar sayesinde bireyin dini gelişimini sağlıklı bir şekilde geliştirmesine yardımcı olur.

İnsan diğer canlılardan farklı olarak, doğuştan sahip olduğu yeteneklerini geliştirmek ve olgunlaştırmak için kendisi dışındaki çevreye ihtiyaç duyar; gelişimin başlangıcından itibaren sürekli destek arar. Bu bakımdan insanın gelişim seyri biyolojik olgunlaşma, bilişsel gelişim ile sosyalleşmeye bağlı olarak sosyal ve duygusal gelişim süreçlerini takip eder.

Bireye sunulan çevre, maruz kaldığı uyarıcılar, ebeveynlerinin davranışları, okunan masallar, izlenilen tv programları bireyi etkilemektedir. Birey bu etkileşim sürecinde bazı davranışları rol model olarak alır. Bundan dolayı bireye sunulacak ortamdaki olumsuz davranışları ortadan kaldırmak bireyin gelişimi için oldukça önemlidir. 

Çocuğun doğup filizlendiği ortam ne kadar sağlam ve sağlıklı olursa birey de o derecede gelişim gösterir. Sürekli televizyon başında vakit geçiren çocuklar medyanın yıkıcı tarafını oluşturan şiddet, saldırganlık, alkol, sigara, cinsellik vb. görülen bu zararlı durumlar bile çocukta model alma durumuna gelmektedir. Bu durum bireyde anti sosyal kişilik gelişimi, dengesiz cinsel gelişim ve ahlaki gelişim bozuklukları meydana getirebilmektedir. 

Birey genel olarak gücünün ve yeteneklerinin üstünde davranışlar sergileyen şahısların vasıflarını model olarak almaktadır. Yapılan araştırmalara göre erken çocukluk dönemindeki bireyler anne ve babalarını model aldıkları gözlemlenmiştir.

BAZI ÇİZGİ FİLM KAHRAMANLARI ÇOCUĞUN YAŞANTISINDA DERİN İZLER BIRAKTIĞI GÖZLEMLENMİŞTİR. MESEL‘’CAİLLOU’’NUN ARKADAŞLARINA ÖRNEK DAVRANIŞLAR SERGİLEMESİ, KARŞILIKSIZ YARDIMDA BULUNMASI ARKADAŞLARINA OLAN BAĞLILIĞI VE AİLE SEVGİSİ; ‘’BEN’’İN AYNI ANDA BİRÇOK KÖTÜ KARAKTERE SAHİP KİŞİLERLE SÜREKLİ BİR DEVİNİM VE MÜCADELE İÇİNDE OLMASI BİREYE ROL MODELLİK SUNAR. 

Özellikle yerli malı olan çizgi filimlerimizde İslam dinine ait unsurların bulunması, batıl inanç içeren görsel ya da sözel iletinin olmaması, çizgi filmde şiddet unsurlarının olmaması, 

cinsellik içeren unsurların bulunmaması bu çizgi filmin çocuklarımız açısından cazip ve alternatif bir öğreti sunmaktadır. 

yerli malı olan çizgi filimlerimizde  örnek alınacak karakter özellikleri çocukların dini, ahlaki, zihinsel ve duyuşsal gelişimlerine katkı sağlamaktadır.

 Seküler medyanın gelişigüzel ve hiçbir ahlaki yönü olmayan çizgi filmleri sırf ekonomik menfaatlerle yayınlaması çocuklarımızın eğitiminde bizi oldukça endişelendirmektedir.

Bu konuda ebeveynlerin oldukça seçici ve dikkatli olmaları gerekmektedir. Çünkü kritik olan erken çocukluk dönemindeki bireyde ahlaki ve kişilik gelişimleri kontrol edilemeyecek düzeyde bozulmaya uğrayabilir.

 Okul öncesi dönemdeki bireylerde dua öğretiminin çok önemli bir yeri vardır. Bu dönemdeki bireylere yavaş yavaş küçük dualar öğretimi, besmele, şükür cümleleri, selam, ilahi ve kıssalardan kesitler sunmak bireyde olan dini merakın ve isteğin doyurulmaya çalışılması konusunda çok önemlidir. Beddua ve argo tarzında olumsuz söylemleri içeren sözler bireyin öğrenmeye aç olduğu bu dönemin özellikleri göz önünde bulundurarak, çocuğun bulunduğu ortamda asla söylenmemelidir. 

Çünkü okul öncesi dönemde olan birey öğrendiği her şeyi bir fotokopi makinesi gibi zihninde kodlar.

Ahlak ve değerler eğitiminin verilmesi, erken çocukluk dönemi acısından bireyin gelişimine uygun olduğu tespit edilmiştir. Ahlak ve değerler eğitimi dini unsurlarla birlikte verildiğinde daha sağlıklı bir öğretim metodu haline gelebilmektedir. Dini ve ahlaki motiflerin birada öğretilmesi bireyin dini gelişimi acısından ilerleme kaydetmesi oldukça mümkündür.

Ziyaretçi Yorumları

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Whatsapp
Hz. Fatıma Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği
Hz. Fatıma Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği
Merhaba. Size nasıl yardımcı olabiliriz?